Bücher veröffentlicht von Can Yayinlari

Aski ölümlülerin yüregine kim düsürür S Eros mu, ugurlu anlarin tanrisi Kairos mu Yil 1986, Kasim ayi baslari. Yer Dogu Berlin. Otobüste göz göze gelen Katharina ile Hans tanisip birbirlerine asik olurlar. Simdiyse Katharinanin Hansla gecirdigi günlerden geriye iki koli kalmistir. Katharina kolileri karistirirken, birlikte gecirdikleri zamani hatirlar. Hans aralarindaki iliskinin sinirlarini ve kurallarini belirleyebilecek kadar tecrübeli, Katharina ise ona körü körüne baglanacak kadar tecrübesizdir. Zamanla asklari toksik bir iliski yumagina saplanir. Bu arada komünizmin gri sehri Dogu Berlin, iki kutuplu dünyanin sonunu getirecek ve iki Almanyayi birlestirecek ayaklanmaya dogru kosmaktadir.Jenny Erpenbeck, Kairos.ta arzu, saplanti ve siddet arasindaki görünmez sinirlari görünür isaretlere dönüstürüyor. Kairos., siyasi ve toplumsal gercekligin kendini bireyin özel alanina nasil dayattigini anlatan sarsici bir roman.

Kreutzer Sonat, bir tren yolculugu öyküsüyle baslar; insanoglunun ruhunun derinliklerinde uyuyan siddete, kiskancliga, zavalliliga uzanir. Pozdnisevin öyküsü, Lev Tolstoyun yasadigi dönemin ahlak anlayisinin ve kadin erkek iliskilerindeki degerlerin degismesiyle yasanan sancilarin bir panoramasi niteligindedir.Kadin erkek iliskilerinde kisinin kendine saygisi ve erdemin önemine inanan Tolstoy, Beethovenin müzigini eksene alarak yazdigi bu eserinde erdemsizligin insanoglunu ne gibi cikmazlara sürükledigine isaret etmeye calisir. Kitap yayimlandigi dönemde büyük skandala yol acmis; Rusyada yasaklanmis ve Amerikada dagitimi engellenmistir. Yine de roman sayisiz sanat eserine esin kaynagi olmustur

Antonio Skarmeta dünyaca ünlü Vargas Llosa, Carlos Fuentes, Manuel Puig gibi yazarlarin yanina Atesli Sabir adli yapitiyla adini yazdirmayi basarmistir. Pinochet fasizmi yüzünden ülkesini terketmek zorunda kalmis, yazarlik yasamini Bati Berlinde sürdürmüstür. Gerek roman olarak, gerek oyun olarak, gerekse 1984 Biarrtiz ve Huelva Film Senlikleri Ödüllerini kazanan sinema yapiti olarak gerceklestirdigi Atesli Sabirda, ulusal kahraman olarak gördügü ve Sili kültürünün büyük bir sözcüsü olarak tutkuyla baglandigi ünlü ozan Pablo Nerudaya sevgi ve saygi borcunu ödemeye calismistir.

18. yüzyil, Fransa. Kitabin kahramani Jean-Baptiste Grenouille, tüm insancil duygulardan yoksun, yalnizca kokulara karsi görülmedik ölcüde duyarli, istedigi kokulari üretebilmek icin cinayet islemekten bile cekinmeyen biridir. Herkesin, her seyin kokusunu alma, diledigi tüm kokulari üretme konusunda gercek bir dahi olan bu genc adamin, kendi kokusunun olmadigini, bu nedenle insanlarin kendisinden koku alamadiklarini anladigi gün dünyasi basina yikilir. Tek cikar yol, baskalarina varligini hatirlatacak kokular sürünmektir.Toplum icinde bir birey olarak var olamamis; ama kendi benligi disinda her istedigini yaratabilmis bir dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olaganüstü akicilikla erisilen son bölümü, benzeri herhalde ancak Kafkanin eserinde görülebilecek bir insanlik tragedyasinin anlatisidir.

Biliyorum sana giden yollar kapaliÜstelik sen de hicbir zaman sevmedin beni Ne kadar yakin ve arada ucurum;Insanlar, evler, aramizda duvarlar gibiUyandim uyandim, hep seni düsündümYalniz seni, yalniz senin gözlerini Sevda Sözleri, Cemal Süreyanin ögrencilik yillarinda baslayan ve ölümüne kadar devam eden siir hayatinda yayimladigi tüm eserlerin yani sira, dergilerde ve mektuplarda kalmis, bazisi adsiz ve yarim birakilmis siirleri de bir araya getiriyor

Lugat 365 projesi, 2014 yilinin sonlarina dogru, Banu-Onur Ertugrul ciftinin aklina düser. Hissikablelvuku gibi, müskülpesent gibi bazi kelimeler, hem söylenisleri, hem de kapsadiklari anlam alanlari, dolu dolu gecmisleri ile ne güzeldirler. Kollari sivar, 2015 yili boyunca her gün begendikleri bir kelimeyi twitter üzerinden paylasmaya, eski kelimeleri unutmus ya da hic duymamis günümüz toplumunun dikkatine sunmaya baslarlar... Öyle ki, zamanla paylasilan kelimeler o günün güncel olaylarina, duygularina göndermeler icermeye, adeta yasamaya baslar.. Takipcileri kisa zamanda yüz binleri bulur...Lugat365 paylasimlari 2015 yili sonu itibariyle sona erecek. Ama yayimladigimiz kitap, o kelimeleri bir araya getirerek önemli bir kaynak ve basucu sözlügü olacak. Kendine özel tasarimi ve sunumuyla...Das Lexikon 365 Projekt ist Ende 2014 des Jahres erschienen.Ist der Einfall der Eheleute Banu-Onur Ertugrul.Wörter wie Hissikablelvuku übersetzt auf Deutsch voraussehen oder ahnen oder müskülpesent übersetzt auf Deutsch wählerisch.Wie anspruchsvoll unsere Sprache, Aussprache ist. Verpackt in einer schönen Geschichte, Wörter die man gerne jeden Tag verwendet.

Simyaci, dünyaca ünlü Brezilyali yazar Paulo Coelhonun ücüncü romani. 1996 yilindan bu yana Türkiyede de cok okundu, cok sevildi, cok övüldü bu kitap.Bir büyük Dogu klasigi olan Mevlananin ünlü Mesnevisinde yer alan bir kücük öyküden yola cikarak yazilan bu roman, yüreginde cocuklugunun cirpinislarini tasiyan okurlar icin bir klasik yapit haline geldi.Simyaci, Ispanyadan kalkip Misir piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü coban Santiagonun masalsi yasaminin öyküsü. Ama ayni zamanda bir nasihatname; Yazgina nasil egemen olacaksin Mutlulugunu nasil kuracaksin Gibi sorulara yanit arayan bir yasam ve ahlak kilavuzu. Mistik bir peri masalina benzeyen bu romanin, dünyanin dört bir yaninda bunca sevilmesinin gizi, kuskusuz bu kilavuzluk niteliginden kaynaklaniyor. Simyaciyi okumak, herkes daha uykudayken safak vakti uyanip, günesin dogusunu izlemeye benziyor.

Rastlanti sonucu eline gecidigi bir kitapla satrancin inceliklerini ögrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüstüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasina yakalanan Dr. B.nin öyküsüdür görünüste Satranc. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslinda.Stefan Zweigin Brezilyada sürgündeyken yazdigi ve Subat 1942deki intiharindan birkac ay önce tamamladigi Satranc, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altinda yok olusuna isaret eder.Avrupa kültürüne elveda derken yasama da veda etmeyi secen Zweigin son yapiti Satranc, gerilimli kurgusu ve kahramanin ruhsal gelgitlerinin islendigi dokusuyla, kisa ama her bakimdan etkileyici olaganüstü bir uzun öyküdür.

"My Sweet Orange Tree" är en berörande och hjärtevärmande roman som följer Zezés resa, en ung pojke som växer upp i fattigdom i Brasilien. Genom sin livliga fantasi och vänskap med ett magiskt apelsinträd finner Zezé tröst och hopp mitt i svårigheter. Denna vackert skrivna historia utforskar teman som oskuld, kärlek och motståndskraft, och lämnar läsarna djupt berörda och inspirerade.