Bücher veröffentlicht von Dogan Kitap

HELLO KITTY TACIKES CIKARTKENDINE GÖRE AYARLAYAPISTIRVE TACIN HAZIR

Kimden mi söz ediyorum Basimizin üstünde yeri olan beynimizden tabii ki... Tamam, kabul Dahayüzde 10unu bile kullanamazken bizi uzaya gönderdi Sayesinde Isinla beni Skati cümlesinikurmamiza az kaldi Ama bazen isleri cok abartiyor. Isgüzarlik etmeye kalkiyor.Kötü hicbir sey olmasa da hayatimiz cocuklugumuzdaki kadar keyif vermiyor... Genciz, güzeliz,yakisikliyiz, isimiz gücümüz var cok sükür ama sokaktaki cicekcinin özgüvenine sahip degiliz...Toplantida bir konusma yaparken, hic calismadan sözlüye kalkmis ögrencinin ruh halinegirebiliyoruz.Neden sizce Cünkü beynimizin yikanmaya ihtiyaci var Cünkü dogdugumuz andan itibarenyasadigimiz her negatif durumu arsivleyen, korkulari, kaygilari biriktirip her yeni kosulda önümüzediken bir koleksiyoncu oGelelim iyi habere Cözüm cok kolay Hadi ona her seyin yolunda oldugunu söyleyelim. Ve bukitapla basari, saglik, özgüven, bolluk ve bereket icin beynimizi formatlayalim...

Bekliyorum, bazen eylemsizligime sasarak bekliyorum, bazen icimdeki öteki benleri parcalaya parcalaya anlamaya, bazen inkar ede ede unutmaya calisarak ama hep bir seylerin degisecegine inanarak bekliyorum. Icimde bambaska bir dile damitarak anlatilabilecek binlerce hikaye tasidigimi zannediyorum bazen. Hikaye mi bunlar, anlatip kurtulma istegi mi, bilmiyorum. Soguk bir yilbasi aksami, Ankarada hayati ve aski kavramaya calisan Aysu ve Almanyanin karla kapli bir kentinde yasayan ailesi. Calan ve cevaplanmayan telefonlar. Yasak bir askin ve gecmisteki kararlarin göcmen bir ailenin üzerindeki uzun gölgesi. Göcmen edebiyatinin üstüne kalin bir cizgi cekiyor Menekse Toprak; hic sizlanmadan, gurbetten yakinmadan ve kimseyi yargilamadan Yasamlar, yasananlar, kisiler üzerinden olusturuyor romanin kurmaca dünyasini. Almanyadaki göcün getirip dayattigi huzursuzlugun, kültürel degismelerin, bosluga düsen ve kimliklerini arayan genclerin dünyasina isik tutuyor Temmuz Cocuklari. -Gültekin Emre

Siki durun Cünkü cok ama cok sasiracaksiniz... Uyarayim, ezberinizi bozacagimHastaliklar konusunda hic ama hic duymadiginiz seyler anlatacagim size.Saglik konusundaki paradigmalari degistirecek, bildiklerinizi gecersiz kilacak bir kitabi tutuyorsunuz elinizde.Hastalik diye adlandirdigimiz seyin aslinda bambaska bir sey oldugunu anlayacak ve ARTIK KORKMAYACAKSINIZCÜNKÜ ASLINDA HASTALIKLARDAN KORKMAK ICIN HICBIR NEDEN YOK Kilo sorunlarindan diyabete, yüksek tansiyondan romatizmaya, alerjilerden kalp krizine ve hatta kansere kadar tüm hastaliklar beynimizde bir salterin yukari kalkmasiyla basliyor. Ben simdi size o salteri geri indirmenin yöntemini anlatacagim.Sizinle DOANIN BÜYÜK BIR SIRRINI paylasacagim

Pandemiden sonra artik hicbir sey eskisi gibi olmayacak, iyiden iyiye kutuplasan dünyamiz bir kavsakta ve hepimiz akil sagligimizi koruyarak hangi yolda yürüyecegimizi bir an önce secmeliyiz diyor Elif Safak. Ardindan da kafa karisikliklarimiza, hayal kirikliklarimiza, kaygilarimiza, öfkelerimize hatta duyarsizliklarimiza ayna tutuyor. Kimlik, siyaset, ekonomi, teknoloji meselelerine dair sorular soruyor; enformasyonun, bilginin ve bilgeligin verdigi cevaplari tartisiyor. Rilke, Kavafis, Steinbeck, Fromm, Bauman, Lessing ve Heidegger gibi pek cok düsünür ve sanatci da, bu benzersiz sohbete eslik ediyor.

Bir intikam hikayesi...Peterle el ele tutusmus, Kadife Sokakin biradan ve kahkahadan mürekkep sehvetli curcunasini yel gibi yarip gecerek, ikindi vaktinin kalbine dogru cilginlar gibi kosuyoruz. Ceplerimiz tika basa altin paralarla, yorgun damatlarin, gerdegin ertesi günü bir umut bozdurdugu, on dört ayar ince bileziklerle dolu. Barlar sokaginin cakirkeyif yari bakire genc kizlari, bana giptayla bakiyorlar. Hangi genc kiz Kadiköy sokaklarinda bir doksan boyunda bir zenciyle el ele kosmak istemez ki Ama benim umurumda degil. Ben sadece on alti yasindayim ve benden bir yas büyük sevgilimle otuz bin euroyu toparlamak icin alti günümüz kaldi.Onur Ünlünün ilk romani doludizgin, vurucu ve tavizsiz.

Edebiyat ögrencisi Ana Steele genc girisimci Christian Grey ile röportaj yapmaya gittiginde karsisinda yakisikli, zeki ve hükmedici bir adam bulur. Toy ve masum Ana bir anda bu adama karsi arzu duymaya basladigini saskinlikla fark eder. Greyin gizemli hali ona yakinlasma arzusunu daha da alevlendirir. Ananin güzelligine, zekasina ve özgür ruhuna karsi koyamayan Grey de onu istedigini itiraf eder ama kendi sartlari vardir...Greyin kendine has erotik istekleri karsisinda soke olan Ana bir yandan da heyecanina engel olamaz ama tereddütleri vardir. Büyük basarisina ragmen cokuluslu sirketler, inanilmaz bir servet ve sevgi dolu bir aile Grey kendi canavarlarina esir olmus ve hükmetme takintisi olan bir adamdir. Ana ve Grey cüretkar, tutkulu bir tensel iliskiye yelken acarken Ana, Christian Greyin sirlarini ve kendi karanlik arzularini da kesfedecektir.

Artik inandin mi bana Sadik Maziden simdiye bir gecit acildi demistim hani. Tüm bu insanlar oradan, o gecitten cikip geldiler. Fikret de gitti o dehlizden iceri düstü. Yolunu bulur da geri dönerse ne ala.Ünlü ressam Sirin Sakanin yüzüncü yasini kutlamak icin ailesi Büyükadadaki evde toplanir. Sirin Sakanin torunlariNur ile Fikret, Fikretin kizi Selin, Nurun arkadasi ve eski sevgilisi gazeteci Burak Gökce evin misafirleridir. Sirin Hanimin sirdasi ve hizmetkari Sadik Usta da onlarla birliktedir.Gergin bir kahvalti sofrasinin ardindan Fikret ortadan kaybolur. Sirin Saka ile Sadik Ustanin uzun yillardir sakladiklari büyük bir sir olduguna ve bu sirri ögrenmeden ailenin huzur bulamayacagina inanmaktadir.Kahvalti Sofrasi saklanan kimlikler, aile sirlari ve büyük bir ask üzerine akillarda ve kalplerde yer edecek bir roman.Glaubst du mir jetzt SadikIch habe dir gesagt, dass in der Vergangenheit bis jetzt ein Durchgang eröffnet wurde.All diese Leute durchqueren diesen Pfad.

Bu kitabi yazmasam olmazdiItiraf edeyim bes sene önce bana böyle bir kitap yazacaksin deseler pek de inanmazdim.Neden mi Cünkü gayet bati tarzi bir egitim almis, dünyada materyalizmin merkezi kabul edilebilecek Amerikada liseyi ve üniversiteyi bitirmis, iflah olmaz bir pozitivist olarak bu kitapta size benim de evrenle ilgili algimi, hayata bakis perspektifimi tamamen degistiren yepyeni bir bilgiden söz ediyorum.Dogrusu ben NeuroFormat sisteminin cocuklar ve cok kücük yaslarda cikan sorunlar üzerinde katkisinin sinirli olacagini düsünmüstüm. Cünkü sistem, bircok rahatsizlikta bu rahatsizliklarin sebebi olan kaynak travmalarin bulunup temizlenmesine dayanmakta. Tabii ki bahsettigim sekilde cocuklar ve erken yastaki sorunlar icin bu zordu.Ama öyle seyler oldu ki gördüklerim benim bile beklentimin onlarca hatta yüzlerce kat üzerine cikti. Alerjilerden cilt sorunlarina, özgüven eksikliginden hiperaktiviteye ve ögrenme güclügüne hatta otizme kadar, yüzlerce cocukta muazzam sonuclara sahit olduk.Sevgili anneler, size mesajim su Cocugunuz hastaysa tek care sizde olabilir. Hayir, bahsettigim bir sevgi klisesi degil. Elbette sevgi cok önemli ama ben kücük iyilesmelerden degil gercek ve kalici bir cözümden bahsediyorum.Detaylari ögrenmeye, cocugunuzu iyilestirmeye, hayata bakis acinizi degistirecek yepyeni bir dünyaya adim atmaya hazir misiniz

Duygularimiz durmadan akan derelere benzer. Dogdugumuzda piril piril olan o berrak dereye attigimiz her sikinti, her kaygi, her üzüntü rengini degistirir, onu bulaniklastirip karartir.Bütün güzelligine ve ihtisamina ragmen, hayat huysuz ve bencildir. Huysuz bir hayatla mücadele etmek, iyi yasayabilmek ciddi bir sanattir. O sanati da hayat kendisi ögretir bize; onun sesini duyanlari, özen gösterenleri, anlamaya calisanlari bilir. Ona bakisimizi, duydugumuz hayranligi, onunla mücadele etmekten vazgecmeyecegimizi hissettikce, bizimle baska türlü bir iliski kurmaya baslar. Bize arkasini dönmez, unutmaz. Iki kere vursa da ücüncüde öyle güzel seyler yasatir ki sasirir kaliriz.Huysuz hayatla iyi gecinebiliyor, bunun icin mücadele etmekten hic yorulmuyor ve vazgecmiyorsak, ne mutlu bize. Cünkü sadece bu mücadeleden hic vazgecmeyenlerin dereleri güneste piril piril parlayarak akarGülseren Budayicioglu bir kez daha kendi Kirmizi Odasinin kapisini araliyor ve orada biriken hikayelerden sectiklerini bizlerle paylasiyor; hayatin sesini daha iyi duyup anlayabilelim diyeUnsere Emotionen sind wie fliessende Ströme. Jede Not, jede Sorge, jede Traurigkeit, die wir in diesen klaren Strom werfen, der funkelte, als wir geboren wurden, ändert seine Farbe, verwischt ihn und verdunkelt ihn.

Kücükken cekilen acilarin atesi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatimiz boyunca üstümüzde tasiyoruz.Ask yakiyorAyrilik kavuruyorAldatilmaksa hep cok acitiyor...Bize cocukluk acilarini tekrar yasatacak kisileri gözünden tanir, baskasina degil, ona asik oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.Kaderimiz aslinda dogdugumuz evlerde yazilir. Yine o evlerde yaralanir, o yaralarla büyür, sonunda o yaralarin bizi götürdügü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda degildir...Bu kitapta her zamanki gibi gercek bir yasam hikayesi anlatacagim sizlere. Hep lüks icinde yasamis ama kaderi daha bastan kötü yazilmis Camdaki Kiz ile bir varos cocugunun ask hikayesi bu.Dr. Gülseren BudayiciogluYazar HakkindaDr. Gülseren Budayicioglu, Ankarada dogdu. TED Ankara Kolejinden mezun olduktan sonra egitimine Ankara Üniversitesi Tip Fakültesinde devam etti. Ögrenciligi sirasinda, TRT televizyonlarinda spikerlik ve sunuculuk yapti. Ihtisasini yaptigi Hacettepe Üniversitesi Psikiyatri bölümünde, on yil da ögretim görevlisi olarak hizmet verdi. Yillarca muayene hekimligi yaptiktan sonra, 2005te Türkiyenin ilk psikiyatri merkezi olan ve halen Ankara ve Istanbulda hizmet veren Madalyon Psikiyatri Merkezi-Madalyon Kliniki kurdu. Madalyonun Ici, Günahin Üc Rengi, Hayata Dön ve Kral Kaybederse kitaplarinin yazari Budayicioglu, televizyon dizisi Istanbullu Gelinin de eser sahibidir. Psikiyatri bilimini hikaye ve romanlar yoluyla insanlara ulastirmaya devam eden Madalyon Klinikin baskani Gülseren Budayicioglu iki cocuk annesidir.Das Feuer des Leidens als Kind ist nicht leicht zu löschen, es wird nicht so leicht vergessen und wir tragen unsere Spuren unser ganzes Leben lang.

Elif Safakin yayinciligimizda bir fenomen olan, 1 milyona yakin satan romani Askin en cok sevilen, en cok paylasilan bölümü ASKIN KIRK KURALI kitap oldu... Ella ve Azizin askini, Mevlana ve Semsin yoldasligini güzel ve büyülü bir cerceve gibi saran ASKIN KIRK KURALI, Safakin ask, tasavvuf ve anlam arayisi üzerine kaleme aldigi bir metin. Kitapta bu kirk kurala Ask kitabinda yer alan, aska dair en güzel cümleler de eslik ediyor. Bu kitap icin özel olarak yazdigi Sunus yazisinda Elif Safak Ucsuz bucaksiz bir deryadir tasavvuf diyor kiminin elinde bir kepce, kiminin elinde bir cay kasigi herkes kendi yüreginin kabi kadar ceker o denizden hosca bakin zatinizaEin Zusammenfassung von Elif Safak über Liebe, Sufismus und die Suche nach Sinn, nach Ihrem Buch, die 40 Regeln der Liebe.

Engin Akyürekin Sessizlik adli öykü kitabi okuru; insanlarin birbirlerini gözünün icine bakarak tanidigi, konusarak dokundugu, dertleserek anlastigi yillara götürüyor. Cocuklarin hala cocuk oldugu, bos arazi görünce topu alip kostugu, komsularin teklifsizce birbirlerinin kapisini caldigi, bayramlarin hep birlikte kutlandigi, mutluluklarin acilarin paylasildigi Asklarin likelara kurban gitmedigi, sessizligin ayrilik anlamina geldiginin bilindigi yillara.Arsizligi aramizdaki iliskinin zamansal yolculuguyla ilgili degildi. Arsiz oldugu zamanlar gözlerini bana diker, benimle dalgasini gecip kedilik görevlerini asla yerine getirmezdi. Kedinin görevleri mi olur, demeyin. Hani kendini iki sevdirir, yalandan mauvv der, oyun icabi da olsa sucluluk duygusu yaratir ya, ondan diyorum...Dünyanin en güzel ask sahnesini cekiyorduk. Kolumdaki hesap makineli saatime bakarak Pardon Saatiniz kac demisti. Saatim 8.15i gösteriyordu. Zamanin ceyrekliginin bir lüzumu yoktu. Yirmi gecelerde inecekti zaten. Sesini icimin kayit cihazi hafizasina almisti. Bütün seslerde artik onunda notasi olacakti.Elimdeki kömür parcalarina bakip kardan adamimla konusur gibi Anne iyi adamlar hep güzel mi gülerler Nerden cikti simdi bu, kim söyledi bunu sanaKim söyleyecek Kardan adamim.Das Neue Buch von Engin Akyürek Schweigen ist ein Geschichtenbuch für alle Leser; die Menschen lernen sich kennen, indem sie sich in die Augen schauen und sich mit Worten berühren. Es ist bekannt, dass Kinder noch Kinder sind, und wenn sie ein Gelände sehen und stürmend Ball spielen ...

Cocuk Egitiminde Dogru Bildigimiz YanlislarAcaba ödülle ilgili tüm bildiklerimiz yanlis mi Ödül, neden motivasyonu düsürür Ödülle degerler neden ögretilemez Ödül, yaraticiligi neden olumsuz etkiler Ödül, yapay sevginin bir göstergesi midir Ödülle büyüyen cocuklari ne tür tehlikeler bekler Mutlu ve basarili bir cocuk gercekte nasil yetistirilirBunun gibi merak edilen bircok sorunun yanitini egitim bilimci Dr. Özgür Bolat, son 70 yilda yapilan bilimsel arastirma ve gercek vakalarla net bir sekilde ortaya koyuyor. Dr. Özgür Bolat, sadece ödülün görünmeyen gizli zararlarini anlatmiyor; bizlere bir model, pratik cözümler ve uygulamalar öneriyor. Kilavuz niteligindeki bu kitabi okudugunuzda mutlu, özgüvenli, sorumluluk sahibi ve basarili bir cocuk yetistirmek icin önemli bir adim atmis olacak, cocugunuzla iliskinizde anlamli degisiklikler yasayacaksiniz.In der Kindererziehung kennen wir das Richtige, dennoch könnte es Falsch seinIst die Belohnung, die wir gut heissen verkehrtWarum verringert die Belohnung den AnreizWarum kann man mit Belohnung keine Werte lernenWarum beeinträchtigt die Belohnung unsere KreativitätWelche Gefahren ergeben sich, wenn Kinder mit Belohnungen aufwachsen Wie wächst ein glückliches und erfolgreiches Kind tatsächlich auf

Inanca, inancsizliga, arayisa, farkli kadinlara ve aska dair bas döndürücü bir yolculuk...Ben ne annem gibi dindarim, ne babam gibi kainatin, bes duyumla kavradigim seylerden ibaret olduguna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim Ne mutlak dindarliga, ne de mutlak akilciliga dahil olmak isteyenler icin bir baska yaklasim, yeni bir varolus sekli yok mu acaba Bir ücüncü yol mesela Kim bilirSirin, Mona ve Peri Günahkar, Inanan ve Saskin. Münkir, Mümin ve Mütereddit Böylesine farkli üc genc kadin nasil bir araya gelebilir Arkadas olabilirler mi sahi Hatta kiz kardes Tanri, bilim, kimlik, aidiyet, Dogu-Bati tartismalarinin tam ortasinda hic kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsici bir skandal ve sira disi bir ask... yarim kalan... seneler sonra yeniden canlanan...Elif Safak büyüleyici dili ve saglam olay örgüsüyle inanca, inancsizliga, arayisa, farkli kadinlara ve aska dair bas döndürücü bir yolculuga cikariyor bizleri. Havvanin Üc Kizi Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasinda gidip gelen güncel bir hikaye anlatiyor.Yüzyilimizin en cok tartisilacak konularindan birini kiskirtici kahramanlar araciligiyla ele alan, temposu hic düsmeyen, kolay kolay unutamayacaginiz bir roman.Elif Safak, ist eine türkische Schriftstellerin. Sie gehört zu den meistgelesenen Schriftstellerinnen in der Türkei sowie zu den türkischen Schriftstellern mit hohem Bekanntheitsgrad im Ausland.In Ihrem Buch Havvanin Üc Kizi Evas Drei Töchter, dass im Juli 2016 erschienen ist, schreibt die Autorin Der Glaube, Unglaube, die Suche, unterschiedliche Frauen und der Liebe willen eine schwindelerregende ReiseIch mag nicht fromm wie meine Mutter zu sein, wie mein Vater das Universum zu sein, ich bin davon überzeugt, dass das, was ich verstehe aus fünf Sinnen besteht.Wo bin ich Was für eine völlige Frömmigkeit, ein anderer Ansatz für diejenigen, die nicht eine gelehrte Form der Frömmigkeit sondern der Rationalität der Existenz anstreben.Beispielsweise einen Dritten Weg Wer weiss

Saglik, mutluluk, basari ve tüm hedeflerine ulasmak icin beynine format at...

Özel ve Ciltli Baski!"Bu sirrin ne oldugunu söyleyemem.Tek söyleyebildigim varoldugu."(Alexander Graham Bell-Telefonun Mucidi)Caglar boyu nesilden nesile gecerken, bir cok insan ona göz dikti, onu gizledi, kaybetti, caldi, büyükparalar karsiligi satin alanlar oldu. Tarihteki en önemli insanlarin bazilari yüzyillar kadar eski olan"Sir'Ya vakif olmuslardi. Eflatun, Galileo, Beethoven, Edison, Carnegie, Einstein ve diger mucitler,bilim adamlari ile büyük düsünürler "Sir"ri biliyorlardi; ve simdi "Sir" dünyaya aciklaniyor."Sir"ri ögrendiginizde, istediginiz her seyi elde etmeyi, yapmayi, ya da istediginiz her sey olmayida ögrenmis olacak; asil kimliginizi bulacak ve hayatta sizi bekleyen gercek ihtisamin ne oldugunu göreceksiniz.Sizce dünya nüfusunun sadece %1'lik bir kismini olusturan bir kesimin tüm maddi gelirin %96'sina sahip olmasi bir tesadüf mü?Olaganüstü bir servete sahip olmak ister misiniz?Muhtesem bir malikanede yasamak ister misiniz?Ömrünüz boyunca hic sikintiya düsmeden bolluk,bereket icinde yasamak ister misiniz?Ruh esinizi bulmak ya da huzurlu, mutlu bir evlilik yasamak ister misiniz?Peki kendinize sorun. Gercekten ne, ama ne istersiniz?Amaclariniza ulasmak icin bu kitabi kullanmaya baslayabilirsiniz. Yasaminizdaki herhangi bir seyicin bir cevap, bir rehber ariyorsaniz, sorunuzu sorun, cevap alacaginiza inanin ve bu kitabi rastgeleacin. Acilan sayfada aradiginiz cevabi ve tavsiyeyi bulacaksiniz."Sir tüm olmuslarin, olanlarin ve olacaklarin cevabidir."(Ralph Waldo Emerson-Filozof)

Tadina doyulmaz, kimi zaman kiskirtici, kimi zaman sakinlestirici ama ruhu hep özgür kalan yazilar. Insan ki esrefi mahlukattir, icindeki semavi özü kesfetmekle yükümlüdür. Cikacaksin yollara, kendine dogru git gidebildigin kadar. Kesif boynumuzun borcudur. Kendimizi kesfetmek, aski kesfetmek, dünyayi kesfetmek, Öteki'ni kesfetmek... Cakili kalmamak sirf aliskanliklardan ötürü demir attigin koylara. Cikmak oralardan, gecmek dalgakiranlarin beri tarafina, bilmedigin memleketlere varmak, tatmadigin yemekler yemek, sözlerini anlamadigin sarkilarla iclenmek, risk almak, dagilmak ve parcalanmak ve hasret cekmek buram buram, gurbetin tadina bakmak ve kendini yabancinin gözünden görmek, sasirmak yeniden, sasirma bir cocuk gibi dünyanin hallerine, cesitliligine, güzelligine, acimasizliklarina... sasirmak ölene kadar... sasirma kabiliyetini hic yitirmemek... budur son tahlilde Ademogullarina, Havva kizlarina kendilerini kesfettirten serüven.